Güncel
Millet, musîbetlerden ‘hayır’lar devşirmek merhalesinde
Asker, gerçekte, bir değer, inanç, ideoloji veya devlet adına, üniformalıolsun-olmasın, karşıtlarıyla savaşmayıve gerektiğinde öldürülmeyi- öldürmeyi göze almışkimse demektir. Her sistemin bu mânâda askerleri vardır. Bu mânâda, Müslüman halkımız, kendi temel değerlerini korumak için asker olduğunun şuûrundadır. Ama milletin hayatını, nâmusunu, ülkesini korumasıiçin, maaşıyla beslediği, silahınıda emanet olarak eline verdiği bir takım üniformalıların kendisine hainlik yapmasıkarşısında, onlara yine de saygıgösterilmesini istemenin hiçbir dürüst mantığıyoktur. Çünküo zorba ve hain güçler milleti ve vatanıkorumak gibi ulvîhedeflerin değil, süflîhedefler için, emperyalistlerin emrine girmişaşağılık kimselerdir. Onlar milletin ve ülkenin yakasından düşürülmelidir.
Selahaddin E. Çakırgil - STAR
14 Temmuz akÅŸamı, Bursa-Mudanya’dan vapurla, Ä°stanbul’a dönerken, Yassıada civarından geçiyoruz.
Yolculara etrafı temaÅŸa ediyorlar, fotoÄŸraflar çekiyorlar.Ama, Yassıada’ya özel bir ilgi ve o mekânın yakın tarihimizdeki yeri, önemi, hatırlanmıyor gibi.. Sosyal hâfızanın durumuna dair bir ilginç örnek...
Halbuki, 27 Mayıs 1960 Askerî Darbesi’nden sonra bu adada, milletin reyiyle seçilip 10 yıl BaÅŸbakanlık hizmeti yapan Adnan Menderes’in, ‘Yüksek Adâlet Divanı’gibi yaldızlı bir isimle oluÅŸturulmuÅŸ uyduruk bir mahkemede yapılan bir yargılama sonunda, ‘adâlet’adına asılarak öldürülmesiyle noktalanan ne büyük cinayetler iÅŸlenmiÅŸti. Ki, o -sözde-‘yüce divan’ın baÅŸkanı Salim BaÅŸolisimli kiÅŸi, yargılananların en hukukî itirazlarına bile, rolünün ne olduÄŸunu itiraf edercesine, ‘Ne yapayım, sizi buraya tıkan kuvvet böyle söylüyor’diyordu.
Yassıada’da yargılanan milletvekillerinden birisi de ünlü ÅŸair Faruk Nâfiz Çamlıbel’di.
O, Yassıada’yıkor parçası gibi bir dörtlükle anlatıyor:
‘Bilmiyor gülmeyi, sâkinlerinin binde biri..
Bir vatan derdi birikmiş, bir avuçluk karada..
Kuşu hicrân getirir, dalgasıhüsrân götürür,
Mavi bir gözde, elem katresidir Yassıada..’
***
‘Halkın ekseriyetinin iradesine göre yönetim ÅŸekli’ demek olan Cumhuriyet rejiminin 90 küsur yıllık saltanatı boyunca ne darbeler yaÅŸadık, milletimiz ne zorbalıklar, ne zâlimâne dayatmalar altında ne hicrânlar, ne hüsrânlar yaÅŸadı. Ve bütün bunlar kendilerini devletin sahibi, milletin aÄŸası/ efendisi zanneden bir Ordu adına yapılıyordu.
Bugün de, niceleri,‘Aman, asker yıpranmasın... Askerin tamamıkötülenmesin, asker elbisesi giymiÅŸbazıteröristlerin yaptıklarıbütün orduya mal edilmesin. Ordu milletin...’diyorlar.
Ä°lk planda doÄŸru gibi gözükür. Öyle ya, suçlar ve cezalar ÅŸahsîdir. Merhûm Erbakan da, buhranı derinleÅŸtirmemek ve zamana yaymak için olmalı,'28 Åžubat 1997 Zorbalığı’günlerinde, ‘Birkaç kiÅŸinin yaptığını bütün bir orduya mal etmek doÄŸru deÄŸil..’derdi. Ama, o da, biliyordu ki büyük kitle adına karar mekanizması, o birkaç generalin elindeydi.
***
Evet, asker yıpranmasın. Ama asker nedir ve kimdir?
Asker sadece, gösteriÅŸli, yaldızlı-yıldızlı, apoletli, üniformalı ve postallı kiÅŸiler demek ise.. Sadece ÅŸu son 100 yılımızda bile, kendilerini ‘milletin efendisi’ zanneden general rütbeli ve milletin parasıyla millete zorbalığa kalkışan kiÅŸilerin, ‘Gelecek bin yılda da hükmünü sürdüreceÄŸi’ni zannettikleri resmî ideolojileri adına yaptıklarıda, kendi ÅŸahıslarıadına deÄŸil, ordu / asker adına idi.
Bütün o darbelerin beyin takımıda hep ayni ideolojik çizginin zebunu olan kimselerdi. Böyleyken, ÅŸimdi,‘Aman, asker yıpranmasın..’diyenler, eÄŸer kötü niyetli ve zâlim ve zorbaları yaÄŸlayan, parlatmaya çalışan kuvvetperestler deÄŸil iseler ‘cellâdına âşık olan safdil idâm mahkûmları’ durumuna düşmüş kimseler durumundadırlar.
***
Asker, gerçekte, bir değer, inanç, ideoloji veya devlet adına, üniformalıolsun-olmasın, karşıtlarıyla savaşmayı ve gerektiğinde öldürülmeyi- öldürmeyi göze almış kimse demektir. Her sistemin bu mânâda askerleri vardır. Bu mânâda, Müslüman halkımız, kendi temel değerlerini korumak için asker olduğunun şuûrundadır. Ama milletin hayatını, nâmusunu, ülkesini koruması için, maaşıyla beslediği, silahınıda emanet olarak eline verdiği bir takım üniformalıların kendisine hainlik yapması karşısında, onlara yine de saygı gösterilmesini istemenin hiçbir dürüst mantığı yoktur. Çünkü o zorba ve hain güçler milleti ve vatanı korumak gibi ulvî hedeflerin değil, süflî hedefler için, emperyalistlerin emrine girmiş aşağılık kimselerdir. Onlar milletin ve ülkenin yakasından düşürülmelidir.
Kendisini ülkeyi ve milleti savunmak için adamış ve kendisine emanet verilmiÅŸ olan milletin silahını yine millete çevirmek gibi alçaklıklardan uzak, temiz -pâk askerler, saygıyı elbette hak ediyorlar; bu sınırlar içinde olanlara selâm olsun ve ele geçen bu, ‘musîbetlerden hayırlar devÅŸirme teyakkuzu’ heba edilmesin!
Henüz yorum yapılmamış.